Murisin Temlik Etmediği Taşınmazın Muris Muvazaasına Dayalı Tapu İptal ve Tescil Davasına Konu Edilemeyeceği
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 01.04.1974 tarihli, 1974/1 Esas ve 1974/2 Kararı’nda “bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak isteği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin danışlık (muvazaalı) olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilecekleri ve bu dava hakkının, geçerli sözleşmeler için söz konusu olan M.K.nun 507 ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağı” belirtilmiştir. Dolayısıyla 1974 tarihli Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı’nın, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, bir mirasbırakanın kendi üzerinde kayıtlı tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır.
Bu bakımdan mirasbırakan tarafından bedeli ödenerek “gizli bağış” şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında 1974 tarihli Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı’nın doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Böyle bir durumda tapudaki temlik işleminde üçüncü şahıs durumundaki mirasbırakanın yorum yoluyla temlik işleminin tarafı haline getirerek 1974 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nı muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarına uygulamak mümkün değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1992/1-586 E., 1992/782 K. sayılı, 30.12.1992 tarihli kararı da bu yöndedir.
Bu açıklamalar ışığında “gizli bağış” yapıldığı iddiasıyla mirasbırakanın tapu maliki olmadığı taşınmazlar yönünden muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescili talebiyle açılan davaların dinlenmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2017/4127 E., 2017/6091 K. sayılı, 02.11.2017 tarihli kararı da bu yöndedir.
Şeyda Deniz Yücebaş
Avukat